Türkiye İmam Hatipliler Vakfı Genel Başkanı Ecevit Öksüz, Yeni Zelanda’da yaşanan menfur cami saldırısını kınayarak, konuyla ilgili bir basın açıklaması yayınladı. İslamofobinin boyutlarının her geçen gün daha da genişlediğine ve dünyamız için oluşturduğu tehdidin daha da dehşet verici bir hal aldığına, bu durumun birtakım devletler eliyle de beslendiğine dikkat çeken Öksüz, açıklamasında şu görüşlere yer verdi:

“Yeni Zelanda’da iki camimize ve Cuma namazı için toplanmış Müslüman kardeşlerimize yapılan alçak saldırıyı lanetliyorum. Camilerimize ve Müslümanlara yapılan bu saldırı maalesef ilk değil ve öyle görünüyor ki son da olmayacak.

Özellikle Avrupa merkezli yükselen ırkçılık ve İslam karşıtlığının bir yansıması olan bu alçak saldırı bireysel bir saldırı planından öte bizzat bazı devletlerce beslenen İslamofobik düşünce yapısının organize hale dönüşmeye başladığının da göstergesidir.

Saldırganın bu caniliğini sosyal medya hesabı üzerinden yayınlamış olması da ayrıca düşündürücüdür. Adeta bilgisayar oyunu oynuyormuşçasına yapılan bu yayın, insanlık adına da büyük endişe verici bir ruh haline işaret etmektedir. Saldırının, son dönemde yoğun bir şekilde tartışma konusu olan bilgisayar oyunlarına benzer bir formatta gerçekleştirilmiş olması, gençlerimizin nasıl bir tehlike ile karşı karşıya olduklarını yorumlamamız ve alınması gereken önlemler açısından da dikkate değer ipuçları sunmaktadır. Diğer taraftan saldırının sosyal medya üzerinden yayınlanması, dünyanın farklı bölgelerinde de benzer alçak saldırıların yapılmasına işaret etmektedir ya da örneklik teşkil ederek teşvik edici olması amaçlanmaktadır. Bu bağlamda tüm ülkelerde cami ve mescitlerimize dair yapılabilecek farklı saldırılara karşı tedbirler alınmalıdır.

İslamofobiyi ve faşizmi besleyen AB ve diğer devletlerin insanlığı sürüklediği ruh hali bu ve benzeri saldırılar ile net bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Üretilen bu politikalar ile sadece faşizm ve İslamofobi beslenmemekte, adeta aynı zamanda “dinfobik” bir insanlık hedeflenmektedir. Faşizm ve islamofobyayı destekleyen devletleri, bu silahın bir gün kendilerine de döneceğini hesaba katarak, insanî değerlere sahip çıkmaya ve insanlığın fıtratında bulunan temiz vicdanları bozmamaya davet ediyoruz.

İslamafobik faaliyetlerle, sadece insanlarla islim arasına duvarlar örülmek değil bir adım ötesinde insanlarla din ve dinler arasına güçlü duvarlar örülmek isteniyor. Bu anlamda bugün İslam dünyasında, yine İslam dünyasına karşı yürütülen İslamafobik faaliyetlerin bir müddet sonra, bu faaliyeti besleyenler tarafından dinfobik bir faaliyet eksenine kaydırılacağını düşünüyorum.

Bugün camilere nasıl saldırılar yapıldıysa, mabetlerimize nasıl organize saldırılar düzenleniyor ise başka dinlerin de mabetlerine saldırılar yapılmasının çok uzak bir ihtimal olmadığını düşünüyorum. Biz Müslümanlar olarak, bugünün mazlumları olarak, insanlığın ortak mirasının, ortak değerlerinin bu bağlamda muhafaza edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Dünyanın dört bir tarafında çeşitli nedenlerle terör ve terör sevicileri dünyanın barış, huzur ve kardeşliğini ifsat etmeye devam ediyor. Bu bağlamda da Müslümanlara olduğu kadar, tüm insanlık fertlerine büyük sorumluluklar düşüyor.

FETÖ ve benzeri yapılanmalar ile “ılımlı islam” safsatasını yükseltmeye çalışan ülkeler, bizzat kendi elleri ile üretip besledikleri radikal sözde İslam örgütleri marifetiyle de terörle İslam’ı yan yana getirmeye çalışmaktadır. Asla ve asla İslam’la radikalizm, faşizm ve terörizm yan yana getirilemez. Oynanan oyunlar, kurulan ve uygulanan kirli planlar ile bu gerçeği değiştiremez.

Bilinmelidir ki: İslam âlemi feraset ve basireti ile tüm bu oyunların üstesinden en kısa zamanda gelecektir.

İnanıyorum ki: Hakkın hâkimiyeti tüm insanlığa ulaşacak ve İslam’ın barış ve huzur iklimi tüm insanlığı kuşatacak, bizi öldürmeye gelenler bizde dirileceklerdir.

Hain saldırıda şehit olan Müslüman kardeşlerimize rahmet, İslam âlemine başsağlığı ve gerekli ibretleri alacak feraset ve basiret niyaz ediyorum…”