Son günlerde İmam Hatiplerde deizm ve ateizmin yükseldiğine dair “bir algı operasyonunun ürünü olduğunun anlaşılması hiç de zor olmayan” bir süreç yaşanıyor. Toplumumuzun bu tür algı operasyonları ile on yıllardır manipüle edilmeye çalışılması manidar olduğu kadar haddini fazlasıyla aşan girişimlerdir. Özellikle İmam Hatip okullarımız ve dini hassasiyetler üzerinden halkımızın zeka ve algı düzeyi ile alay edilircesine bu tür haberlerin tekrar tekrar ısıtılıp servis edilmesi artık sadece zihin değil, mide de bulandırmaktadır.

İmam Hatipler, bu ülkede sağlam ve sahih bir dini eğitimin kaleleridir. İstisnai konuların ve ferdi birtakım davranışların cımbızlanarak, İmam hatiplerin geneli böyleymiş ve İmam Hatiplerde okuyan tüm öğrenciler bu şekilde imiş gibi gösterilmesinin iyi niyet olmadığı apaçık ortadadır. Her konuda ve istenilen herhangi bir sosyal, kültürel, dini gruptan istenildiği zaman bu türden olumsuz örnekler devşirmek mümkündür.

Gençliğimizin çok küçük seviyede olsa da deizm ve ateizm sorununu da içeren çeşitli problemlerinin olduğu kamuoyunun malumudur. Deizm ve ateizm sorunu gibi, gençlikle ilgili diğer tüm sorunlar toplum olarak hepimizin ortak derdi olduğu kadar, mensubu bulunduğumuz toplum adına hepimize ortak sorumluluklar yüklemektedir.

İmam Hatip Liselerinde ferdi bazda yaşanan ve yüzdelik dilim bile oluşturmayacak, istatistiki bir veriye dahi konu edilemeyecek kadar nadir sayıdaki öğrenci için sorun teşkil eden birtakım meseleleri ideolojik bir okuma ile İmam Hatipler için genel bir sorun haline dönüştürmek zalimce bir tavırdır. Kaldı ki vakfımız tarafından Türkiye genelinde yapılan kamuoyu araştırmalarında sözkonusu haberlere konu olan türden bir problemle bugüne kadar karşılaşılmamıştır. Yine diğer kurum ve kuruluşlar tarafından yapılan pekçok araştırmada da bu tür konulara dair bir veri elde edilmemiş olması, sanırım servis edilen haberlerin niyetine dair toplumumuza açık bir kanaat vermektedir. Vakfımızın yapmış olduğu araştırmalarda İmam Hatip neslinin dindarlık ölçeğinin çok yüksek düzeylerde çıktığının, İmam Hatiplerde dini ritüelleri tam olarak yerine getiremese bile saygı ve hürmette asla kusur etmeyen bir neslin varlığının ortaya çıktığının altını çizmek isterim.

Gençler üzerinden oynanan bu tür oyunlarla, sosyal sermayemiz ve en büyük gücümüz olan gençlerimize haksızlık edilmesine de gönlümüz asla razı değildir. Modern dünyanın handikapları içinde gençliğimizin çeşitli savrulmalar yaşadıkları bir gerçektir. Bu gerçeklik perspektifinden baktığımızda gençliğimizin inançlarının vaz ettiği yükümlülüklerini hayat alanına aktarmada bazı eksiklikleri olsa da; temel inanç değerlerinde kavi bir imana, sağlam bir duruşa, sahih bir anlayışa sahip olduklarına inancımız, güvenimiz tamdır. Kritik dönemlerde de gençliğimiz bu özelliklerini canı pahasına da olsa göstermiştir. 15 Temmuz’da meydanları dolduran, canı pahasına vatan müdafasını yapan gençlik de bu gençlikti elhamdülillah. Elbette her imkansızlık, kendi imkan ve fırsatlarını da beraberinde taşır. Yaşadıkları bu sorunların yanısıra gençlerimiz, hem ilmi, fikri; hem de ahlaki ve manevi anlamda donanımlarını geçmiş yıllarla mukayese kabul etmeyecek bir düzeyde ve hızda artırmaktadırlar. Biz Türkiye İmam Hatipliler Vakfı olarak gençliğimize güveniyoruz ve onları çok seviyoruz.

Geleceğimiz adına gençliğimize güveniyoruz. Daha adil, daha hakkaniyetli, daha insani yeni bir dünyanın inşasını sağlayacak olanlar bu gençlerdir. Bu güven tabii ki sorumsuzluk anlamı taşımıyor. Güvendiğimiz kadar yapıcı uyarılar ve desteklere devam etmek yükümlülüğümüzün de farkındayız. Yeni neslin diline uygun yeni modeller geliştirmek, onların soru ve sorunların, onların dünyasından cevap ve çözümler üretmek için çalışan kişi ve kurumlarımız canhıraş bir gayretle gece gündüz çalışmaya devam etmektedirler ve devam edeceklerdir.

Bahsetmiş olduğumuz algı operasyonları ile gençliğimizin ve toplumun temel inanç değerleri ve kodları ile oynanmak, inanç esaslarımızı sarsmak, yarına dair umutlarımız yıkılmak istenmektedir. Ama biz inanmaktan, umut etmekten, gayesine baş koyduğumuz hedeflere doğru adım adım ilerlemekten asla vazgeçmeyeceğiz. Tüm bu olumsuz gayretlerin sonu ise hüsrana mahkum olmak, umutsuzluğun zindanlarına mahkum kalmaktır. Hedefledikleri gayeye asla erişemeyecekler. Çünkü onların bu sinsi tuzakları ile kurmak istedikleri tuzakları “örümceklerin ağına benzer. Ve yuvaların en zayıfı örümcek yuvasıdır.” (Ankebut, 41)

 

Ecevit ÖKSÜZ

Genel Başkan