TİMAV Genel Başkan Vekili Prof. Dr. Muhiddin Okumuşlar, ODTÜ’de namaz kılmaya çalışan öğrencilere yapılan saldırı ile ilgili bir basın açıklaması yaparak olayı esefle kınadıklarını bildirdi.
Türkiye İmam Hatipliler Vakfı (TİMAV) Genel Başkan Vekili Prof. Dr. Muhiddin Okumuşlar, ODTÜ’de daha önce depo olarak kullanılan ve mescide dönüştürülen alanın dolu olması nedeniyle basketbol sahasının kenarında seccadelerini serip namazlarını kılmaya çalışan öğrencilere yapılan saldırı ile ilgili bir basın açıklaması yaparak olayı esefle kınadıklarını bildirdi. Okumuşlar açıklamalarında şu görüşlere yer verdi:
“ODTÜ’de elleri sopalı bir grubun, sadece inançlarının gereğini yerine getirmek için namaz kılmak isteyen gençlere karşı yapmış oldukları saldırı hiçbir şekilde kabul edilebilir bir davranış değildir. İnanç ve ibadetlere saldırmanın hiçbir haklı gerekçesi olamaz. Sahip olduğu inanç her ne olursa olsun, her bir insan ferdinin inançlarını açıklama, yaşama özgürlüğü tarih boyunca var olmuştur ve şüphesi bir hak engellenemeyecek ve insanların ellerinden alınamayacak en temel haklardandır.
ODTÜ gibi bir kurumda; özgür düşüncenin merkezi ve ilmin yuvası olması gereken üniversitede yaşanan bu görüntü kelimenin tam anlamıyla çağdışıdır. Yaşanan bu çirkin olayı bütün kalbimizle kınıyoruz.
Eğitim ve öğrenim görme hakkı gibi inanç, düşünce ve kanaat özgürlüğü de anayasal teminat altına alınmış bir haktır. İnsanın doğuştan getirdiği ve uluslararası sözleşmelerin yanısıra yasalarla teminat altına alınmış bulunan bu temel hakkın, henüz hayatının baharında olan ve hiçbir art niyet gütmeden sadece ibadet etmek gayesiyle namaza duran genç insanlara, yine yaşıtları tarafından engellenmek istenmesi düşündürücü olduğu kadar gelecek adına da kaygı vericidir.
Toplumsal değerlerimiz ve sahip olduğumuz medeniyet değerleri itibariyle baktığımızda da sözkonusu vandalizmin hiçbir tarihi, sosyolojik ve psikolojik karşılığını bulmak mümkün değildir. ODTÜ’de ortaya çıkan bu çağdışı görüntünün, tek başına değerlendirilmemesi gerekir. Daha önce yine aynı üniversitede yaşanmış olayları da göz önüne aldığımız zaman, burada kronikleşmiş bir sorun olduğunu görmek ve bu sorunun çaresini bir an önce bulmak gerekliliği bir kez daha gözle önüne serilmiştir. Bu konuda üzerine görev düşen tüm kişi ve kurumları, bu tür olayların bir kez daha yaşanmaması için göreve davet ediyoruz.
Kahir ekseriyeti Müslüman olan bir ülkede ODTÜ gibi bir üniversitede öğrencilerin namaz kılabilecekleri bir mescidin bulunmaması bir insanlık ayıbıdır. ODTÜ’de bir mescidin açılması en temel inanç özgürlüklerinden biri olarak değerlendirilmeli ve bir an önce mescidin açılması için gerek üniversite yönetimi, gerek ilgili diğer kurumlar üzerine düşen sorumluluğu acilen yerine getirmelidir. Sadece ODTÜ değil, mescidi olmayan hiçbir eğitim kurumumuz kalmamalıdır. İnanç ve ibadet özgürlüğünün önü tüm eğitim kurumlarında açılmalı, bu noktadaki talepler tüm engeller kaldırılarak karşılanmalıdır.
Üniversiteler; yarının dünyasını inşa edecek genç dimağların, özgür ruhlarını ilmin sınırsız deryasından doldurarak medeniyet inşa etmek için yola çıktıkları eğitim kurumlarıdır. Üniversiteler; her daim özgürlüğün, adaletin, merhametin ve vicdanın temsilcisi olmak yükümlülüğündedirler. Yetiştirdikleri öğrencilerin de bu hedef ve gayede birleşmeleri beklenir. Bu noktada gerek idari mekanizmaların, gerek akademik camianın, gerekse öğrencilerin işbirliği yapmaları ve aynı hedefte buluşmaları elzemdir. Ama yaşanan acı örnek göstermektedir ki; birliğin mekânı olması gereken üniversite ayrılığın mekânı, merhametin temsilcisi olması gereken üniversite öğrencileri vandalizmin esiri, adaletin müessisi olması gereken mekanizmalar zulmün koruyucusu noktasına konumlanmaktan çekinmemişlerdir.
Diğer taraftan gençlik hareketleri ve gençlik üzerinden bir toplumsal çatışmanın körüklenmesine asla izin verilmemelidir. İlgili okulda daha önce çıkan olaylarda, öğrenci olmayan kişilerin öğrenci gibi görünerek, öğrencilerin arasına karışarak tahriklerde bulunduğu ve eylem yaptığı gerçeği göz ardı edilmemelidir. Dolayısıyla ülkemizin ve değerlerimizin en temel savunucuları olması gereken gençlerimiz, bu tip provokasyonlara alet olmamalı, kendileri üzerinden oynanmak istenen oyunları görerek akl-ı selim çerçevesi içinde hareket etmelidir. Zira her dönemde olduğu gibi bugün de gençlerimiz, ülke ve millet üzerinde kirli emeller güden birtakım çevreler tarafından manipüle edilmek istenmekte, gençlerimizin enerjileri ve dinamizmi tahrik edilerek, şiddet ve vandalizmin esiri haline getirilmek istenmektedir.
Her alanda birlik ve beraberliğe dünden çok daha fazla ihtiyacımız olan bir zamanda, ayrışmanın önünü açacak böylesine bir davranışı sergileyenleri bir kez daha şiddetle kınıyor, TİMAV olarak ilgilileri sorumluluklarının gereğini yerine getirmeye, gençlerimizi ise sağduyuya ve akl-ı selime davet ediyoruz.”