İsminin bir anlamı da “barış” olan İslam dinine karşı, Fransa’da yaşanan terör saldırısı sonrasında tüm dünya kamuoyunda başlatılan karalama kampanyası asla kabul edilebilir bir durum değildir.
Fransa’da yaşanan terör saldırısı, İslam’ın kabul edebileceği bir davranış olmamakla birlikte, kutsallarımıza karşı başlatılan saldırılar ve Peygamber Efendimiz’e karşı yapılan edepsizlikler de bir o kadar kabul edilemez durumlardır.
İslam’ın asla yan yana anılamayacağı terör kavramı ile sistematik bir çalışma içerisinde özdeşleştirilmek istenmesi, ancak bu dinin dinamik yapısından korkan, kendi çıkarları için İslam’ı bir tehdit olarak algılayan Haçlı zihniyetinin ortaya koyabileceği bir davranıştır. Kamuoyu oluşturma ve algı yönetme konusunda uzmanlaşmış olan bu zihniyet, İslam’la uzaktan yakından ilgisi olmayan pek çok konuyu olduğu gibi Fransa’da yapılan saldırıyı da İslam’a mal etmenin gayreti içindedir. Ancak kurulan her tuzağın üstünde bir tuzak olduğunu bilen ve bunun idraki içinde yaşayan Müslümanlar itidali elden bırakmadan verdikleri tepki ile bu tuzakları boşa çıkaracaklardır.
Söz konusu karanlık odaklar, Müslümanlar için böylesine kirli tezgâhların peşinde iken, onları anlamakta zorlansa da bir sebep-sonuç ilişkisine ulaşan zihinlerimiz, Müslüman kimliği taşıyan ve aynı toplumun üyesi olduğumuz birtakım insanların verdikleri tepkileri anlamakta ise bir hayli zorlanmaktadır. Kendi dininin peygamberine saldıran bir anlayışı koruyan, kollayan ve hatta destekleyen bu anlayışı da şiddetle kınadığımızı ve 21. yüzyıl dünyasının Türkiye’sinde bu anlayışa yer olmadığının altını çizmek isterim.
Ülkemizde ve pek çok Müslüman ülkede gerek siyaset kurumu, gerek sivil toplum adına Fransa’da yaşanan saldırıya ve İslamofobiye hizmet eden diğer davranışlara verilen mutedil ve anlamlı tepkiler, İslam’ın asıl yüzünü net bir şekilde ortaya koymaktadır. Batı ülkelerinin nüfusları içinde hiç de azımsanmayacak bir orana ulaşan Müslüman sayısı ve İslam’ın Batı’da yükselen bir değer olması karşısında ne yapacağını şaşıran modern haçlı zihniyeti, son yıllarda yapılan cami saldırıları ve Müslümanlara yönelik birtakım baskılarla bu gidişe engel olmak istemektedirler. Ancak, yapılan her türlü kirli plan suya düşecek ve onlar istemese de Allah nurunu tamamlayacaktır.
İslam’a, Peygamber Efendimiz’e ve İslam’ın diğer kutsal değerlerine yapılacak saldırı ve hakaret içeren her türlü yayın, açıklama ve hedef gösterme faaliyetinin provokatif eylemlerden öteye geçemeyeceğini, yapılan bu tür provokasyonlara ise Müslümanlar tarafından en anlamlı şekilde karşılık verileceğini beyan ediyor, yapılan ve yapılacak bu türden her türlü saldırıyı şiddetle kınayarak, bu zihniyete sahip ülkemizdeki ve dünyanın diğer bölgelerindeki insanları ve kurumları kuru inatlarından vazgeçmeye davet ediyorum.
Prof. Dr. Muhiddin Okumuşlar
TİMAV Genel Başkan vekili