“İnsanlığın kadim şehirlerinden, İslam’ın ilk kıblesi mukaddes belde Kudüs’ümüz hain bir işgal girişimi ile yeniden karşı karşıya kalmaktadır. ABD’nin büyükelçiliğini Kudüs’e taşıma kararı, uluslararası hukuku hiçe sayan, insanlığın maşeri vicdanını yaralayan, Kudüs’e ve insanlığa ihanet anlamı içeren bir karar olup, bu kararın uygulamaya geçirilmesi asla kabul edilemez bire durumdur.

Kudüs, insanlık tarihinin en mübarek beldelerinden biridir. Kudüs, İslam şehridir. Kudüs, peygamberler otağı, Hz. Zekeriya’nın mihrabı, Hz. İsa’nın semaya yükselişinin, Peygamber Efendimiz’in miracının şahidi olan bir şehir olarak insanlığa peygamber mirasıdır.

Kudüs’e hizmetle şeref bulan aziz milletimizi de derinden yaralayan bu karar, insanlık tarihine utanç levhası, kara bir leke olarak işlenmiştir.

14 Mayıs 1948’de Filistin toprakları üzerinde işgal devletinin kuruluşunu ilan etmesiyle Filistin meselesi daha da şiddetli bir hal almıştır. Hakları, toprakları, vatanları, canları, malları gasp edilen Filistinliler takvimlerin 15 Mayıs 1948’i gösterdiği bu günü büyük felaket anlamına gelen “en-Nakba” olarak adlandırmaktadırlar.

Nakba’nın 70. Yılında Gazze’den başlatılan “Büyük Dönüş Yürüyüşü”nde yaşanan acı ve ıstırap, tüm mü’min gönülleri olduğu kadar insanlık vicdanını da derinden yaralamıştır. Onlarca şehidimizi aziz Filistin topraklarına tevdi ettiğimiz bugünlerde binlerce yaralımız bulunmaktadır.

Sözde devlet olduğu iddiası taşıyan dünyanın en büyük terör organizasyonu İsrail’in zulmünü, haksız, hukuksuz işgalini lanetliyoruz. İsrai’in ABD’nin oyuncağı haline geldiğinin en büyük göstergesi olan büyükelçiliği Kudüs’e taşıma kararı asla kabul edilemez. Aldığı kararla provokasyon yaptığı aşikar olan ABD Başkan Trump huzur, barış ve güvenlik şehri anlamında selam yurdu olan Kudüs’te yaşananların ana müsebbidir.

Gazze’de ve Kudüs’te yaşananlara batının ve sözde uluslararası insan hakları örgütlerinin sessizliği ise tarihe not düşülmektedir. Bu sessizlik, bu zulme karşı taraf olmama durumu, Batı medeniyetinin çöküşünü hızlandıracaktır. Türkiye kamuoyunun bu konudaki duyarlı tavrı ise tarih boyunca adaletten yana tavır koyan milletimiz için bir onur kaynağıdır. Adalet ve barış eksenli yürütülen tüm süreçler, Kudüs için esenliğin yolunun açılmasına vesile olacaktır inşallah. Hiçbir zorbalık Filistin’in, Gazze’nin ve Mescid-i Aksa’nın özgür geleceğine engel olamayacaktır.

Bu noktada İslam dünyasına, ümmet-i Muhammed’e düşen ise kardeşliğin gereğini yerine getirmek, zalimin karşısında mazlumun yanında yer almaktır. Bu noktada yegâne çözüm, ümmetin bir araya gelerek zulme ve işgale engel olmasıdır. Kudüs’te masum insanları katleden zalimler, ümmetin bir olamamasından, dağınıklığından cesaret almaktadırlar. Bu noktada İslam ülkelerini, Türkiye gibi ses vermeye davet ediyor, birlik ve beraberliğimiz devletler nezdinde de görünür kılınmaya davet ediyoruz.

İslam ülkeleri olarak Batı dünyası, Siyonizm, emperyalizm ve kapitalizm karşısında gönlümüzü, sesimizi, işimizi, istikametimizi bir kılmamız Müslümanlar olarak bizim için bir ihtiyaç değil mecburiyettir.

Müslümanlar olarak, ümmet bilinciyle iman kardeşliğimizi pekiştirmeli, bir ve beraberliğimizi tüm dünyaya sözle ve fiille ilan etmeliyiz. Her birimizin fert fert, Kudüs için yapacakları mutlaka olacaktır. Ama özellikle rahmet, bereket ve dua ayı olan Ramazan-ı Şerif’te Filistin’i, Kudüs’ü temel gündemimiz yapmalı, duaların en makbul olduğu zamanlar olan iftar ve seher vakitlerinde Kudüs’ü dualarımızın ana gündemi haline getirmeliyiz.

Ümmet olarak tüm zorlukları hep beraber aşabileceğimiz asla unutmamalıyız. Birliğimize kasteden, beraberliğimizi zedeleyen, gücümüzü zayıflatan, rüzgârımızı kesen fitnecilere ve fitnelere fırsat vermemeliyiz. Zulmüm ve zalimin karşısında durmanın izzetini beraberce paylaşmalıyız.

Bu vesileyle, Gazze’de şehit olan kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.”

 

Ecevit Öksüz

Genel Başkan