TİMAV Genel Başkanvekili Prof. Dr. Muhiddin Okumuşlar, 1000’in üzerinde akademisyenin imzaladığı ve devleti katliam yapmakla suçlayan, kamuoyunda büyük bir infial yaratan skandal bildiri üzerine bir basın bildirisi yayınladı.
Okumuşlar, bildiride şu görüşlere yer verdi:
“İnsan hak ve hürriyetlerinin korunması, barış ve huzurun devamı, adalet ve kalkınmanın sürdürülebilirliği adına hepimiz sorumluyuz!
Terörün ve teröristin her türlüsünü lanetliyor, sağduyulu tüm kesimleri silahları susturmaya, terörü bitirmeye desteğe davet ediyoruz.
Ülkemizde son dönemde hendek kazanlar, cami ve okullarımızı yakanlar, ambulans ve itfaiye araçlarına saldıranların zihniyeti hiçbir şekil ve şartta hak ve adaletle yan yana getirilemeyeceği gibi bu fiiller içerisinde bulunanlara normal bir akıl ve gönülle destek verilemez.
Ülkemiz adeta bir ateş alanına çekilmeye çalışılırken, terör eylemleriyle milletimiz üzerinde korku ve endişe ortamı oluşturulmak istenirken; görevi nesil yetiştirmek olan, bilim ve araştırmalarıyla milletimize ve insanlığa hizmet üretmesi beklenen bir grup akademisyenin terörü görmezden gelerek devletin terör eylemlerini bitirmek üzere yürüttüğü faaliyetlerin durdurulması yönünde yayınlamış olduğu garip bildiriyi üzülerek müşahede ettik.
Bir akademisyen ve sivil toplum kuruluşu yöneticisi olarak bin 128 akademisyenin imza verdiği bu bildiriyi reddediyor, kınıyorum.
Bilgisi, birikimi, görgüsü ve görevleri itibarıyla terörün, teröristin, zulmün ve zalimin ne olduğunu; bu vandallara ve vandallığa karşı devletlerin nasıl bir tavır geliştirmesini en iyi bilen kesim olması beklenen bu kişilerin kirlenmiş akıl, muhakeme ve gönülleriyle eğitim camiamızın yüz karası olduklarını ifade etmek istiyorum.
Hele hele uluslararası kurumların temsilcilerini olayları gözlemlemek ve incelemek üzere ülkemize davet etmelerini en hafif ifadeyle milletimizin yüz yıl önce tarihin karanlık sayfalarına kahramanlık destanıyla gömdüğü mandacı zihniyetten hiçbir farkının olmadığını görmekten hicab duyuyorum.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti; Sur’da, Silvan’da, Nusaybin’de, Cizre’de, Silopi ve diğer birçok şehrimizde iddia edildiği gibi bir kıyım yapmamaktadır. Bu şehirlerimizde sadece sivil vatandaşımızı korumak için her türlü gayretin gösterildiği, terörizme ve teröristlere karşı yürütülen bir harekât vardır ki, bu durum da sağduyulu insanlar olarak hepimizin devletimizden ortak beklentisidir. Yürütülen harekat esnasında sivil vatandaşın her türlü hukukunu koruma çabası, harekatın sonuca ulaşma süresini uzatmaktadır ki, bu durum devletin vatandaşına karşı merhametinin en güzel örneklerinden birini teşkil etmektedir.
İnanıyor ve görüyoruz ki; devlet ve hükümetimiz vatandaşları arasında din, dil, ırk ve hiçbir konuda ayrım yapmaksızın adalet, merhamet ve kudretini tüm halkımıza eşit ölçüde göstermekte, köklü ve kadim medeniyetimizin yeniden inşa ve ihyası için tüm kurumlarıyla milletine hadimiyetini sürdürmektedir.
Ülkemizde ve yakın coğrafyamızla birlikte dünyanın her bir köşesinde katledilen insanların acısını yüreğimizde hissediyor, Devletimizden de terörün bir an önce bitirilmesini, terörist ve hainleri bir daha vatan ve milletimizin barış, huzur ve güven ortamını hedef alamayacakları şekilde tarihin karanlık sayfalarına gömmelerini talep ediyoruz.
Teröre karşı yürütülen bu haklı mücadelede hayatını kaybeden şehitlerimize rahmet, yakınlarına başsağlığı ve yaralılarımıza da acil şifalar diliyoruz.”